2023 yılı, küresel ölçekte sıkılaşan finansal koşullar, yavaşlayan ekonomik aktivite ve kalıcı enflasyon endişelerinin yanı sıra iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği aşırı hava olaylarının ve Orta Doğu’da yükselen jeopolitik gerilimlerin kıskacında geçti. Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) Bursa Şube Başkanı İbrahim Özacar açıklamalarda bulundu.
Bursa Şube Başkanı İbrahim Özacar; ” Ülke genelinde 12-18 Aralık Tutum, Yatırım, Yerli Malı Haftası münasebetiyle çeşitli kutlamaların yapılıyor olması yerli üretim ve yerli malı ve tutumluluk bilincinin oluşması için önem arz etmektedir. Anadolu’yu yurt edinen ecdadımız Anadolu erenlerinden, Ahi Evran-ı Veli’nin öncülüğünde kurulan Ahi teşkilatlarıyla bin yıla yakın sürede atölye tezgâhlarında usta çıraklar demire şekil verirken, geçimini çoğunlukta hayvancılıkla sağlayan çalışkan halk, tarım alanlarını genişletti. Meyve, sebze, bakliyat muhtelif gıda çeşitliliğin artırılması ile Mümbit Anadolu toprakları canlanmış, üreticinin alın teri ile Anadolu toprakları tahıl ambarına dönüştürüldü.
Milli mücadele ile var olma mücadelesi veren milletimiz, üretimde cömert, tüketimde tutumlu davranarak milli mücadeleyi Cumhuriyetle taçlandırdı. 1923 yılında toplanan İzmir İktisat Kongresi’nde bağımsızlık için yerli üretimin teşvik edilmesi gerektiği gerçeği kabul edildi. 1946 yılından itibaren ise 12-18 Aralık, ‘Yerli Malı Haftası’ olarak kutlanmaya başlandı. Her yıl okullarda ve devletinin üst perdesinde üretim ve tutumluluğun önemi vurgulanıyor. Bir taraftan ‘İtibarda tasarruf olmaz’ derken diğer taraftan tasarruf genelgeleri yayınlanıyor. Sonuç itibarı ile maalesef üreten toplumdan tüketen topluma dönüştürüldük. Son yıllarda ulusal ve yerelde tutum yerini israf aldı, yatırım yerine stratejik önem arz eden kuruluşlar haraç mezat elden çıkarıldı. Yerli malı yerini ithalat, iş bilmez tüccar anlayışı ile esas alındı. Tarım ve hayvancılık bitme noktasına getirildi. Montaj sanayii yerli üretim sayıldı, kökü dışarda AVM GROSS Market rafları yerli logolu ithal ürünlerle doldurularak milletimizin zihni ile alay edilmektedir.
Milli görüş lideri Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hükümet ortağı olduğu dönemlerde Mustafakemalpaşa köylerinde sebze ekimine uygun olan bütün köylerde orta ölçekli salça tesisleri kurdu. Köylü üreteceği ürünü satabileceği için gönül rahatlığıyla her karış toprağı ekti. Gel gör ki geçen yıl Bursa’nın verimli topraklarında domates tarlalarda kaldı. Kota sınırlamalar ile şeker pancarının anayurdu olan Türkiye’de şeker pancarı bitme noktasında. Şeker ve hayvan yeminde milletimiz dışa bağımlı hale getirildi.
Ülke iktisadında önemli pay sahibi olan esnaf ve sanatkarlarımız adına Tutum ve Yerli Malı haftası münasebeti ile siyasi iktidara ve üreticimize çağrımızı yeniliyoruz. Çiftçimiz toprağı, toprağımız çiftçimizi sever. Üretimin önündeki engelleri kaldırarak Buğday, Arpa, Kuru Fasulye, Mercimek, Nohut, Pamuk, Mısır, Pirinç, Ayçiçeği, Soya, Ceviz, Bamya, Sarımsak, Kestane, Saman ithalatına son verelim. Çiftçi ile toprağı sanatkârla tezgâhı yeniden buluşturun. Yerelden genele ülke kalkınsın.
Ana okuldan üniversiteye, sanayiciden tüketiciye Üreterek tüketme bilinci yeniden oluşturulmalı. Tutumlulukla cimrilik arasındaki çizgi iyi okunmalı. Millet olarak üretimde cömert tüketimde tutumlu olmayı ilke edilmeliyiz. Medeniyetimiz ve inancımızda vakfiyeler amacı dışında kullanılamaz. Büyükşehir yasasıyla el konulan mera ve otlaklar köylülere iade edilerek, kırsaldan şehre üretim seferberliğine başlanmalı. Her çeşit et ve süt hayvan yetiştiriciliğine uygun olan kırsal ilçelerinde insanlarımızın terk ettiği arazilerinde yaban hayvanları sürüler halinde dolaşmaktadır. Şehircilik Bakanlığı TOKİ ve ilgili kurumlar kırsal ilçelerde ekonomik ömrünü tamamlamış konut okul kamu kurumları binalarını yaşama ve eğitime uygun hale getirmeli. Bölgeye has tarım araç ve gereç üreten sanayi bölgeleri ile ilçeler cazip hale getirilerek Bursa’nın trafik yükü ve işsizlik oranları asgariye düşünülebilir.
Millet olarak. İthal ürün özentisinden vazgeçmeli, milli değerlerimizin kıymetini bilmeliyiz İthalattan kaçınmanın yolu milli ürünleri tüketmekten geçer. Türkiye tarımda her açıdan kendine yeter ülke haline gelmeli, üretim açığımız olan alanlarda yerli üretim artırılmalı, üretici ve tüketici teşvik edilmeli. Tüketiciler olarak esnafımızı yerli ürün satmaya teşvik etmelidir. Yabancı ürünleri tercih ettiğimizde kendi çiftçimiz yerine ithalat yaptığımız ülkenin çiftçisine kazandırıyoruz.
İnsan için en kıymetli sermaye zamandır. Vaktimizi nakite çevirelim. Kökü dışarda AVM ve GROSS marketlerde harcamayalım. Siyasi çekişmelerden uzak vaktimizi üretim ve milli kalkınma çalışmaları için harcamakta tutumlu olalım.