Çiftçi isyan etti: Tarlamızı ve traktörümüzü satacağız

Osmaniye merkezde yıllardır tahıl ürünleri eken çiftçi Mehmet Demir, bundan sonra sebze çeşitleri ekeceğini, bu ürünlerden de kar edemediği takdirde çiftçiliği bırakacağını söyledi. Çiftçi Mehmet Demir, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Kendimi bildim bileli çiftçilik yapıyorum. Bugüne kadar arazilerimizde buğday, mısır, ayçekirdeği, soya, yer fıstığı gibi ürünler ekiyorduk. Fakat tahıllarda özellikle Tarım Bakanlığı’nın fiyat politikasından dolayı, artık bu yıl ekmemek, alternatif ürünlere yönelme yoluna girdik. Sebebi de şu, tahılda, buğdayda, mısırda, soyada, ay çekirdeğinde ilk biçen bölge Çukurova bölgesi. Çukurova bölgesinde hasat bittikten sonra fiyat açıklanıyor. Çiftçinin elinde ürün kalmıyor o döneme kadar. Açıklanan fiyat zaten çiftçiyi memnun etmiyor. Bu yüzden alternatif ürünlere girdik. Bu sene sebze olarak işte işçiliği biraz daha fazla olmasına rağmen farklı yönlere girmemizin sebebi hiç yoktan bir fiyat politikası, devlet müdahale etmiyor. Bakanlık müdahale etmiyor diye kendiniz böyle bir yola girdik. Marul, aysberg, kıvırcık, karnabahar, kara lahana, brokoli, soğan diktik. Bu ürünlerden artık bir şeyler bekliyoruz. Eğer bunlardan da bir şey alamazsak artık çiftçilik yapmanın bir mantığı kalmadı.

“ÖNCEDEN PARA KAZANIYORDUK”

Giderler hemen hemen iki katına çıktı. Önceden para kazanıyorduk çiftçi olarak, evimize ekmek götürebiliyorduk. Bir şeyde kenarda birikim yapabiliyorduk. Artık onlar kalmayınca farklı yönlere daldık .Bakalım bu sene de kısmet olursa bir de burada deneyeceğiz. Bu da olmazsa zaten çiftçiliği yapmanın bir mantığı kalmadı diye düşünüyorum. Diğer ürünler zaten aldı başını gitti masraflar iki katına, üç katına çıktı. Satış fiyatları olduğu yerde duruyor. Tarla ekmekten bu sene vazgeçtik. Özellikle bakanlığın fiyat belirlediği ürünlerden uzak durma yoluna girdik. Çiftçi olarak bu ürünlerden de artık para kazanamazsak ya tarlamızı satacağız, traktör ekipmanı satacağız. Yapacak bir şey kalmadı, para kazanamıyoruz diyeceğiz.”