Konuşma, insanın toplumsal hayatında çevresiyle iletişim kurmasını sağlayan en etkili ve önemli donanımıdır. Doğuştan getirdiği, olağanüstü bir yetidir de. Geliştirilmesi, genişletilmesi öğrenimle gerçekleşir. İçine doğduğu aile, okul ve öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Doğru, akıcı ve yumuşak bir söylemle öğretilen her kelime, insan yaşamında önemli bir rol üstlenir. Bebek, her söyleyebildiği kelimeyle ileriki kuşaklarla bağını güçlendirirken kendini en iyi şekilde anlatabilme yetisine de sahip olabilecektir.
Anlama, anlatma, farkındalık, itibar, sempati, dostluk, çevre ve iletişimin ana ögesi olması konuşmanın yaşamdaki etkinliğini belirlemektedir. Konuşma, saygı ve sempati yaratmıyorsa, itici, yargılayıcı, ötekileştirici ve üstenci de ise beklenen iletişim gerçekleşmeyecektir. Konuşma, “iki yanı keskin bıçak” gibidir, dikkatli kullanılamadığında, her iki tarafa zarar verir. Doğru ve güzel konuşuyorsanız, sadece işiniz değil; ilişkiniz, evliliğiniz, dostluklarınız da güzelleşir. Kendini anlatabilmenin derin hazzının, konuşabilme becerisiyle olacağı anlaşıldığında, önemi daha da artar. Konuşurken dikkatli değilseniz, ilişkinin seyri, istenmeyen yöne doğru evrilecektir.
Konuşmanın, davranışsal hedefleri arasında olan iletişim, kendinden emin ve özgüvenli tok bir ses ile doğru ve güzel konuşarak sağlanabilecektir. Konuşmanız, ciddi bir konu içeriyor ise cılız bir ses ile amacınıza ulaşmak zorlaşacaktır. Beden diliniz, mimikleriniz, el kol hareketleriniz konuşmanızı desteklemiyorsa da beklentiniz gerçekleşmez. Bireysel ilişkilerde ise konuşmanız, düşünce derinliğinden öte sempatiyle karşılandığında etkili olacaktır. Bazen susarak veya kısa konuşarak da çok şey anlatabilirsiniz. Bu durumda hata yapma şansınız azalabilecektir; ama karşıya yorum hakkı verirsiniz. Yapılan yorum, size uymadığında amaçlanan diyaloğun zedeleneceği unutulmamalıdır.
Etkili konuşma, herkesin istediği bir beceridir. Kendini anlatmanın en iyi yoludur da. Göz teması, beden dilinin sihri ve ses tonunun güzelliği ile etkili hale gelirken, hiç de hesaba katılmayan kişilik etkisi ortaya çıkar. Kendine güvenen için sorun yoktur; ama kişiliğini gizleme ihtiyacı olan biri için zor anlar kaçınılmaz hale gelir. Kendini saklamaya çalışsa da kişilik etkisini engellemek zordur ve konuştukça etkisi fazlalaşacaktır. Ortaya çıkması engellenemeyen sanallık, inanırlığı yok edecektir.
Konuşma, bir kişinin en derindeki düşünce ve hislerini aktarma kanalıdır. “Beyinde duyguyla ilişkili alanlarla bağlantılı” olduğu için belli etkiler oluştuğunda değişimleri gizlemek zordur. Konuşma, sesin kullanılmasıyla fark edilen bir devinim halidir. Sesin tonu, yumuşaklığı, sözcüklerin sıralanışı ve vurgular konuşmanın etkisini arttırır. Konuşmanın konusu ve içeriği, kişiliğin etkisinde olurken, konuşmanın tarzı, karakterin etkisindedir.
İki insan arasında bir diyaloğa şahit olduğunuzda; kişinin konuşma biçimi, ses tonu, el kol hareketleri, mimikler, cümlelerin yapısı, kelime zenginliği veya fakirliği kişilik ve karakterleri hakkında bir algı oluşabilecektir. İnsanın duruşu ve konuşma tarzı algılandığında, nasıl davranacağı hakkında öngörü de kolaylaşabilecektir. Sözcükler ile davranışın uyumu veya uyumsuzluğu, konuşma seyrinin daha çabuk anlaşılmasını kolaylaştırır. Öfkeli bir insanın konuşmasına şahit olduğunuzda; onun hangi sözcükler ile konuşacağını öngörmek, kendini saklayamamasından dolayı zor olmayacaktır. Öfke kontrolü, duygusal yoğunlukta etkin değildir. Ortaya çıkan refleks konuşmalar, karakterin etkisinde gerçekleşir. Kontrolsüz geliştiğinden istenmeyen konuşmalar olacaktır.
Yüksek sesle konuşan birisinin, denetim ve ikna etme amacı olduğunu düşünmek zor değildir. Genellikle insanlar, beğenmediği veya kompleks yaptığı bir özelliğini saklamak amacıyla da konuşmalarını değiştirebilirler. Eksik bulduğu yönünü kapattığını zannedecektir; ama genellikle fark edilmekten kurtulamazlar.
Karşınızdaki insanın kişilik yapısını ve kısmen de olsa karakterini çözmenin en kolay yolu, konuşmasını dikkatli gözlemlemektir. Konuşma tarzınızın, iç dünyanız ve kişiliğiniz hakkında ipuçları verdiğini biliyorsanız, konuşmanızın seyrini değiştirebilirsiniz; ama istenmeyen yönlerin saklanması daha da zorlaşacaktır. Konuşma tarzı, kişiliği ele verirken kişiyi tanıma fırsatı da doğar. Özellikle konuşan kişiye tüm dikkat verildiğinde anlaşılabilen; göz – ağız – yüz kombinasyonunu tutturmanın ne kadar güç olduğu anlaşılacaktır. Kişiliksiz ve kendini başka gösteren bir insanı, zor anlar beklemektedir. Gözlerinin ve ağzının uyumunu saklamayı size bakmayarak bir derece başarabilecektir; ama yüzünü nasıl saklayacaktır? Yüz tutmadığında artık çok geçtir. Ya başka bir kişiliğe bürünme çabası vardır ya da kendi kişiliğini yansıtmaktan çekiniyordur. Oysaki gerçek olmak, hiç uğraş gerektirmeyen bir durumdur. İster kişiliğini yansıtsın, ister içini hiç fark etmeyecektir; çünkü doğru ilişki kurmak amacında olan bir insan, gerçek olmayı her zaman yeğleyecektir. Ara sıra pot kırsa da doğal ve gerçek olduğundan bir iticilik yaşanmayacaktır.
Duyarlı ve duygusal insanlar, hızlı konuşmaktan çekinirler. Gaf yapmamaya ve pot kırmamaya özen gösterirler. Söyledikleri ve kiminle konuştukları konusunda bilinçlidirler. Kolay ve az konuşurlar. Kendilerini kanıtlamak gibi bir düşünceleri yoktur.
Sizi alaya alan ve küfürlü konuşan insanlar, neşelenmeniz için bu tarzda konuştuklarını söylerler; ama itici olmaktan kurtulamazlar. Sürekli olarak “takılıyorum” kelimesini kullanırlar. Kıskanç, mutsuz kişilerdir. Nedense konuştuğunuz kelimelerin tersini iddia ederek kendilerine pay çıkarma peşindedirler. Sizi kendilerine rakip görürler, bu nedenle sürekli olarak kendilerini ispatlama kavgasına tutuşurlar.
Abartılı, kibar ve doğal olmayan bir ses tonuyla konuşan birini görürseniz, son derece dikkatli olun! Böyleleri ikiyüzlüdür. Konuşurken aslında başka bir şeyi kastederler. Sanki ne konuşan kendileridir ne de tutarsız olan. Nedense hep haklıdırlar!
Çok yavaş konuşan, sözcükler arasına süre katan birisi, kendini ve sözcüklerini olması gerektiği gibi dizer. İçinden geldiği gibi konuşamaz, dikkat edilmezse ilgi çekebilir; ama göz teması kurmadığından gittikçe etkileri azalır. Hata yapmaktan korkar. Konuşmaları genellikle olması gereken gibidir.
Fazla yumuşak sesle konuşan birisi, edilgen bir kişilik yapısına sahip olabildiği gibi bunu saklama eğiliminde olmaması onun, naziklikle – edilgenlik arasında konumlandırılmasına yol açabilecektir.
Hızlı konuşan insanlar, genellikle aceleleri varmış, çok şey anlatması gerekiyormuş hissi verirler. Hızlarını artırdıklarının bile farkına varmazlar. Kendilerini başka göstermeyi beceremezler; çünkü konuşmalarını olması gerektiği gibiye çevirmeye vakitleri yoktur, oldukları gibidirler. Genellikle doğal ve gerçektirler.
Konuşurken sizden gözlerini kaçıran birisinin kendini saklama çabasında olduğu açıktır. Özgüven sorununu belli etmeme çabası boşunadır aslında. Konuştukları herkes farkındadır. Amaçladıkları iletişimi engellediklerini ve konuşmalarının kişiliklerini ele verdiğini bile anlamazlar.
Konuşurken kişiliklerini yansıtıp yansıtmadığına aldırış etmeden konuşan insanlar, doğal ve gerçektirler. Göz – ağız – yüz kombinasyonları her zaman uyumlu ve tutarlıdır. Konuştukları ve göründükleri gibi olmayı yeğlerler. Kendinden emin duruş ve tavırları, kişilik ve karakterleri arasında çok fazla zıtlaşma olmamasının ifadesi gibidir.
Ahmet Bayındır
– Eğitim ve Davranış Bilimci
– İlişki ve Evlilik Danışmanı
– Yaşam Koçu