SADAKA ZAMMINA EĞİTİM SEN’DEN HALAYLI PROTESTO!

SADAKA ZAMMINA EĞİTİM SEN’DEN HALAYLI PROTESTO!
Yayınlama: 12.01.2025
1
A+
A-

“Ne TÜİK’in sahte  enflasyon rakamını ne de iktidarın sadaka zammı istemiyoruz!” Eğitim Sen Bursa Şubesi 30’cu yıl kutlamasında üyeleriyle bir araya geldi. Otosansit Atalay’da bir araya gelen üyelere CHP PM Üyesi Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Büyükşehir ve İlçe Belediye Bürokratları ve STK Temsilcileride katılım göstererek destek verdi. Etkinlikte Efkan Şeşen ile saz ekibi ve Eğitim Sen Koro Ekibi Gurup Rengin sahne alarak eğitimcileri coşturdu. Eğlencenin dozunun arttığı dakikalarda 300 öğretmen, siyasetçi ve STK-Bürokratlarla birlikte piste çıkarak halaya eşlik etti.

KESK İl Temsilcisi ve Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem davetlilere hitaben;

İlimizdeki birçok eylem ve etkinliği yan yana omuz omuza gerçekleştirdiğimiz Millet vekilleri, Belediye Başkanları, siyasi parti temsilcileri, sendikaların ve odaların temsilcileri, KESK’ e bağlı iş kollarımızın başkan ve üyeleri, emekli örgütlerinin temsilci ve üyeleri, bizleri yalnız bırakmayan basın emekçileri ve eğitim ve bilim emekçilerinin resmi olarak 30 yıl desek de 100 yılı aşkın süredir  emek, demokrasi, barış ve ekoloji mücadelesine omuz vermiş sevgili yol arkadaşlarım hepiniz hoş geldiniz. Bugün aramızda Eğitim Sen genel merkez yürütme kurulu üyelerimiz var, onlara da hoş geldiniz diyorum.

Değerli arkadaşlarım üyesi olmaktan her zaman gurur duyduğum Eğitim Sen’in 30. Kuruluş yıldönümünü kutlarken içimizde bir burukluk da var. Daha iki gün önce Kurtuluş BOYU arkadaşımızı, yaklaşık 3 ay önce Server Pehlivan arkadaşımızı sonsuzluğa uğurladık. Bu iki arkadaşımızla birlikte kaybettiğimiz tüm yoldaşlarımızı saygı ve minnetle anıyorum.

Sevgili arkadaşlarım şöyle büyük bir resim çizmek istiyorum;

Bir tarafta emekliler açlık sınırının yarısına yakın bir ücret alırken, diğer tarafta ev kiraları emekli maaşlarının çok üzerindedir.

Bir tarafta çöpten yiyecek toplayan yoksul halk, diğer tarafta beşli çetelere verilen ihaleler, imtiyazlar, yolcu garantili havaalanları, otoyollar, köprüler, hasta garantili hastaneler,

Bir tarafta depremde, maden ocaklarında, tedbirsizlikten hayatını kaybeden yüzbinler, diğer tarafta KKM la sermayeye aktarılan milyar dolarlar.

Bir tarafta KHK’larla bir gecede işinden aşından edilen açlığa ve yalnızlığa mahkûm edilenler, diğer tarafta FETÖ için salya sümük ağlayan siyasetçilerin ve bürokratların hala ülke yönetiminde söz sahibi olmaları.

Bir tarafta seçilmişler cezaevlerinde yatıyorken, diğer tarafta kadın katilleri, mafya liderleri afla dışarı çıkıyor.

Bir tarafta hükümetin küçük ortağına söylettirilen barış ifadeleri, diğer tarafta seçilmiş belediye başkanları görevden alınıp yerlerine kayyum atanıyor.

Bir tarafta başta IŞID, sonra ÖSO şimdide HTŞ ile sıcak ilişkiler geliştiren tek adam iktidarı; Diğer tarafta katledilen masum halk, şimdide Suriye’de günlerdir Alevi katliamı yaşanmaktadır.

Bir tarafta talan edilen/ yakılan ormanlar, siyanürle zehirlenen toprak/su, havayı zehirleyen fabrikalar, diğer tarafta bu kötülükleri yapabilmeleri için teşvik alan yerli ve yabancı holdingler.

Bir tarafta yaptığı çalışmaların değerini bulamayan üniversite emekçileri, diğer tarafta yandaş, liyakatsiz ve kayyum rektörler.

Bir tarafta parası olmayanın tedavi olma, dolayısıyla yaşama şansının kalmadığı sağlık sistemi, diğer tarafta sağlıkta özelleştirmenin sonuçlarından olan yenidoğan çeteleri.

Bir tarafta ülke nüfusunun %95’i açlık ve yoksulluk sınırının çok altında ücretle çalışırken, diğer tarafta günlük harcaması 46 milyon olan SARAY.

Bir tarafta yoksulluk sebebiyle üniversite eğitimini bırakmak zorunda kalan öğrenciler, diğer tarafta her altı ayda vergi borcu silinen patronlar.

Bir tarafta okula aç gelen öğrenciler, diğer tarafta kayıt ücretleri milyonlara ulaşan özel okullar.

Bu örnekleri o kadar çok uzatabiliriz ki dostlar…

Sonuç olarak baktığımızda;

Parası olmayana yaşam hakkı tanınmadığı,

Kimsenin hukukun üstünlüğüne inanmadığı,

Üretimin yok denecek kadar azaldığı,

Demokrasinin ayaklar altına alındığı,

Her şeye tek adamın karar verdiği bir düzende bizler sendikal hak ve özgürlük mücadelesi veriyoruz.

Kısaca iş kolumuzdan da bahsedeyim. Sevgili arkadaşlarım, hemen her ailede bir öğrenci olduğu için eğitim ülkede herkesi ilgilendiren bir konudur.

Siyasi iktidar özellikle 4+4+4 sistemiyle birlikte kindar ve dindar nesiller yetiştirme hedefine ulaşabilmek için adımlarını hızlandırdı.

O dönemde okullardaki tüm laboratuvarlar, dersliklere çevrildi, okullarda laboratuvar, sanat ve spor salonları kapatıldı.

Seçmeli ders ekleyerek din derslerinin sayısını artırdı,

Yetmedi, okulların çoğunu İmam Hatip’e çevirdi (çoğu öğrenci bulamıyor)

Yetmedi, ÇEDES ile çeşitli dernek ve vakıflarla protokoller yaparak bunları okullarımıza soktu.

Yetmedi, Türkiye Yüzyılı Maarif Modelini getirerek bilim ve sanat derslerini azaltırken, dini referans alan ifadeleri çoğalttı.

Yetmedi, ÖMK ile bu maarif modelini uygulayabilecek öğretmenler yetiştirme hayalini yasalaştırdı.

O da yetmedi son olarak Ülkü Ocakları ile protokol yaparak, küçük ortağın gönlünü yapmak adına, okullarımıza ocak reislerinin rahatça girip çıkmasına zemin hazırladı.

Tabi bunların yanında; patronlara ucuz işgücü yaratmak adına Meslek Edindirme Merkezleri (MESEM)’leri yaygınlaştırdı. Oralarda çocuklarımız en kötü ve pis koşullarda bırakın meslek edinmeyi hayatlarını kaybetmeye başladılar.

Sevgili yoldaşlarım; tüm bu koşullarda yönetilen bir ülkede sendikal mücadeleyi büyütmenin ve dolayısıyla sonuç alabilmenin tek yolu; daha fazla yan yana, omuz omuza olmaktan geçer. Bu mücadelenin en önemli ayağı olan iş yeri temsilcilerimize büyük sorumluluklar düşmektedir. Her işyeri temsilcisi arkadaşımız, işyerindeki tüm emekçilere dokunmalı, onların sorunları ile ilgilenmeli, özellikle üyelerimizin yaşadığı sorunları, iyi ve kötü günlerine ilişkin gelişmeleri şubeye haber vermelidir. Kısacası sendikamız ile bağımızı kuracak olan işyeri temsilcilerimiz daha fazla sorumluluk alıp şubeye destek olmalı ki şube de genel merkeze destek olabilsin ve mücadelemiz ete kemiğe bürünsün.

“Susmak, sessiz kalmak doğru değildir. Onlar vurdukça slogan atmak, haykırmak gerekir. Çünkü faşizm sesten ve ışıktan korkar.” diyen Mahir Çayan’ı da anarken;

Çağdaş, bilimsel, demokratik, laik ve parasız eğitim mücadelemizde hepimize kolaylıklar diliyorum, iyi ki varsınız.” ifadelerini kullandı.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

error: Habermatik Medya !!